İrdeleme Defteri
Köşe Yazarı
İrdeleme Defteri
 

Psikolojim Ağrıyor

İnsanın bazen başı ağrır, bazen dişi. Ama en fenası, psikolojisi ağrıyorsa olur. Çünkü baş ağrısına bir ağrı kesici, diş ağrısına bir doktor bulunur; ama gönül ağrısının, ruh sancısının reçetesi eczanede satılmaz. “Psikolojim ağrıyor” derken aslında şunu kastediyoruz: İçimizin daralması, kalbimizin sıkışması, hiçbir şey yapasımızın gelmemesi. Yani görünmeyen ama en çok hissedilen bir ağrı… İnsanın içini kemiren, bazen sebepsiz gelen, bazen de üst üste yığılmış sorunlardan doğan bir ruh sancısı. Tıpkı atasözümüzdeki gibi: “Dert, insana derman aratır. Atalarımız “Dert, insanı dağ eder; dağ, insanı dert eder” demiş. Ne güzel söylemişler. Çünkü çoğu zaman yaşadığımız sorunların yükü, dağları bile omuzlarımıza bırakır. Gün gelir, “Gönül yarası sızıya benzer, üstünü örtsen de geçmez” diye fısıldar eski bir türkü kulağımıza. Dünyanın dört bir yanında da insan aynı aslında. Japonya’da “kokoro ga itai” derler, yani kalbim acıyor. İngiliz, “heartache” der. Alman, “Kummer” diye içini çekerek anlatır. İspanyol ise “me duele el alma” der: Ruhum acıyor. Her kültürde başka kelimelerle, ama aynı sancıyla dile gelir bu psikolojik ağrı. Hayat, “dünya malı dünyada kalır” dedikleri gibi gelip geçiyor. Bazen “talih kuşu” konuyor başımıza, bazen de “kör talih” uğruyor. İnsan, işte bu iniş çıkışlarda asıl sınavını veriyor. Çünkü beden değil, psikoloji kırılınca toparlanmak daha zor. Ama unutmayalım: “Her gecenin bir sabahı vardır.” İnsanın psikolojisi ağrıyorsa, o da geçer. Tıpkı yağmurdan sonra çıkan gökkuşağı gibi… Tıpkı dünyanın farklı köşelerinde acı çeken insanların birbirine umutla sarılması gibi… Belki de yapmamız gereken tek şey, bu ağrıyı görmezden gelmek yerine kabul etmek. Bir dostla dertleşmek, bir kahveyle nefes almak, bir kitapla ruhumuzu dinlendirmek. Çünkü “dertleşmeyen derman bulamaz.” Dünyadan Öneriler Japonya’da “Forest Bathing” (Shinrin-yoku): Ormanda yürüyerek ruhu dinlendirme. İskandinavların “Hygge” anlayışı: Küçük mutlulukları büyütmek; bir mum ışığı, sıcak battaniye, dost sohbeti. Akdeniz kültüründe siesta: Güneşin en yakıcı anında kısa bir uyku ile zihni tazelemek. Türk kültüründe kahve molası: “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” sözüyle, bir anlık paylaşımın bile ruhu onarması. Ve en önemlisi, kendimize şunu hatırlatmak: Ağrıyan psikoloji de insana aittir. Bu da bizim kırılgan, ama bir o kadar da dirençli yanımızdır. “Psikolojim ağrıyor diyebilen insan, aslında iyileşmenin ilk adımını çoktan atmıştır.”
Ekleme Tarihi: 27 Ağustos 2025 -Çarşamba

Psikolojim Ağrıyor

İnsanın bazen başı ağrır, bazen dişi. Ama en fenası, psikolojisi ağrıyorsa olur. Çünkü baş ağrısına bir ağrı kesici, diş ağrısına bir doktor bulunur; ama gönül ağrısının, ruh sancısının reçetesi eczanede satılmaz.

“Psikolojim ağrıyor” derken aslında şunu kastediyoruz: İçimizin daralması, kalbimizin sıkışması, hiçbir şey yapasımızın gelmemesi. Yani görünmeyen ama en çok hissedilen bir ağrı… İnsanın içini kemiren, bazen sebepsiz gelen, bazen de üst üste yığılmış sorunlardan doğan bir ruh sancısı. Tıpkı atasözümüzdeki gibi: “Dert, insana derman aratır.

Atalarımız “Dert, insanı dağ eder; dağ, insanı dert eder” demiş. Ne güzel söylemişler. Çünkü çoğu zaman yaşadığımız sorunların yükü, dağları bile omuzlarımıza bırakır. Gün gelir, “Gönül yarası sızıya benzer, üstünü örtsen de geçmez” diye fısıldar eski bir türkü kulağımıza.

Dünyanın dört bir yanında da insan aynı aslında. Japonya’da “kokoro ga itai” derler, yani kalbim acıyor. İngiliz, “heartache” der. Alman, “Kummer” diye içini çekerek anlatır. İspanyol ise “me duele el alma” der: Ruhum acıyor. Her kültürde başka kelimelerle, ama aynı sancıyla dile gelir bu psikolojik ağrı.

Hayat, “dünya malı dünyada kalır” dedikleri gibi gelip geçiyor. Bazen “talih kuşu” konuyor başımıza, bazen de “kör talih” uğruyor. İnsan, işte bu iniş çıkışlarda asıl sınavını veriyor. Çünkü beden değil, psikoloji kırılınca toparlanmak daha zor.

Ama unutmayalım: “Her gecenin bir sabahı vardır.” İnsanın psikolojisi ağrıyorsa, o da geçer. Tıpkı yağmurdan sonra çıkan gökkuşağı gibi… Tıpkı dünyanın farklı köşelerinde acı çeken insanların birbirine umutla sarılması gibi…

Belki de yapmamız gereken tek şey, bu ağrıyı görmezden gelmek yerine kabul etmek. Bir dostla dertleşmek, bir kahveyle nefes almak, bir kitapla ruhumuzu dinlendirmek. Çünkü “dertleşmeyen derman bulamaz.”

Dünyadan Öneriler

Japonya’da “Forest Bathing” (Shinrin-yoku): Ormanda yürüyerek ruhu dinlendirme.

İskandinavların “Hygge” anlayışı: Küçük mutlulukları büyütmek; bir mum ışığı, sıcak battaniye, dost sohbeti.

Akdeniz kültüründe siesta: Güneşin en yakıcı anında kısa bir uyku ile zihni tazelemek.

Türk kültüründe kahve molası: “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” sözüyle, bir anlık paylaşımın bile ruhu onarması.

Ve en önemlisi, kendimize şunu hatırlatmak: Ağrıyan psikoloji de insana aittir. Bu da bizim kırılgan, ama bir o kadar da dirençli yanımızdır.

“Psikolojim ağrıyor diyebilen insan, aslında iyileşmenin ilk adımını çoktan atmıştır.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve avanoshabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.