İrdeleme Defteri
Köşe Yazarı
İrdeleme Defteri
 

Gelecek Gelmez, Kurulur

Gelecek dediğimiz şey, bazen uzak bir hayal gibi görünür. “Ne olacak?” diye sorarız. İş bulabilecek miyiz, bu bölümden mezun olunca ne yapacağız, işler düzelecek mi? Ama işte tam bu noktada Peter Drucker’ın o meşhur sözü devreye giriyor: “Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu onu yaratmaktır.” Bu söz, sadece bir motivasyon cümlesi değil; aynı zamanda bir uyanış çağrısı. Bizim kültürümüzde de boş durmak pek hoş karşılanmaz. “İşleyen demir ışıldar” der büyüklerimiz. Çünkü beklemekle bir şey olmaz. Bekleyen değil, üreten kazanır. Bugün bir üniversite öğrencisiysen, bu söz sana şunu söylüyor: “Sadece diploma yetmez, kendine bir şeyler kat.” Bir kulübe katılmak, bir proje başlatmak, bir fikir üretmek… Bunlar geleceği kurmanın yolları. Atatürk’ün “Bütün ümidim gençliktedir” sözü, tam da bu noktada anlam kazanıyor. Gençlik, sadece geleceğin umudu değil; aynı zamanda onun mimarıdır. Bugün bir fikir üreten, bir adım atan her genç; yarının Türkiye’sini kuranlardan biridir. Bir esnafsan, bu söz sana “Yeni müşteri bekleme, yeni yöntem dene” demektir. Belki dükkânının önünü farklı bir şekilde düzenlersin, belki sosyal medyada bir paylaşım yaparsın, belki gençlere özel bir kampanya başlatırsın. “Ayağını yorganına göre uzat” deyip hep aynı şekilde devam etmek bazen yetmez. Çünkü dünya değişiyor, alışkanlıklar değişiyor. Sen de değişirsen, geleceği yakalarsın. Bir vatandaş olarak da bu söz bize şunu hatırlatır: “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” Yani birlikte üretmek, birlikte düşünmek, birlikte çözüm bulmak gerekir. Ülke olarak kendi teknolojimizi, kendi kültürümüzü, kendi çözümümüzü üretmek zorundayız. Mevlânâ’nın dediği gibi: “Dünle beraber gitti cancağızım, şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” Yeni şeyler söylemek, yeni şeyler denemek, yeni yollar açmak… Bunlar geleceği kurmanın temel taşlarıdır. Bu yazıyı okuyan biri kendine şunu sormalı: “Ben bugün ne yaparsam, yarın bana fayda sağlar?” Çünkü gelecek, sadece zamanla gelen bir şey değil. Bugün attığın adımların toplamı. Belki bir fikirle başlarsın, belki bir adımla, belki sadece bir niyetle. Ama mutlaka bir başlangıçla. Arkadaş ortamında anlatılacak bir cümle mi arıyorsun? Şunu söyle: “Gelecek, hazır gelen bir paket değil; birlikte yazdığımız bir hikâyedir.” Bu cümle hem düşündürür hem de sohbeti açar. Çünkü herkesin gelecekle ilgili bir hayali, bir korkusu, bir planı vardır. Ve bu yazı, o hayali gerçeğe dönüştürmenin ilk adımı olabilir. Sonuç olarak, gelecek ne falda çıkar ne de rüyada görülür. Gelecek, alın teriyle, fikirle, cesaretle kurulur. “Ne ekersen, onu biçersin” deriz ya… İşte bu yazı, o tohumu ekmek için bir çağrıdır.
Ekleme Tarihi: 21 Eylül 2025 -Pazar

Gelecek Gelmez, Kurulur

Gelecek dediğimiz şey, bazen uzak bir hayal gibi görünür. “Ne olacak?” diye sorarız. İş bulabilecek miyiz, bu bölümden mezun olunca ne yapacağız, işler düzelecek mi? Ama işte tam bu noktada Peter Drucker’ın o meşhur sözü devreye giriyor: “Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu onu yaratmaktır.” Bu söz, sadece bir motivasyon cümlesi değil; aynı zamanda bir uyanış çağrısı.

Bizim kültürümüzde de boş durmak pek hoş karşılanmaz. “İşleyen demir ışıldar” der büyüklerimiz. Çünkü beklemekle bir şey olmaz. Bekleyen değil, üreten kazanır. Bugün bir üniversite öğrencisiysen, bu söz sana şunu söylüyor: “Sadece diploma yetmez, kendine bir şeyler kat.” Bir kulübe katılmak, bir proje başlatmak, bir fikir üretmek… Bunlar geleceği kurmanın yolları. Atatürk’ün “Bütün ümidim gençliktedir” sözü, tam da bu noktada anlam kazanıyor. Gençlik, sadece geleceğin umudu değil; aynı zamanda onun mimarıdır. Bugün bir fikir üreten, bir adım atan her genç; yarının Türkiye’sini kuranlardan biridir.

Bir esnafsan, bu söz sana “Yeni müşteri bekleme, yeni yöntem dene” demektir. Belki dükkânının önünü farklı bir şekilde düzenlersin, belki sosyal medyada bir paylaşım yaparsın, belki gençlere özel bir kampanya başlatırsın. “Ayağını yorganına göre uzat” deyip hep aynı şekilde devam etmek bazen yetmez. Çünkü dünya değişiyor, alışkanlıklar değişiyor. Sen de değişirsen, geleceği yakalarsın.

Bir vatandaş olarak da bu söz bize şunu hatırlatır: “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” Yani birlikte üretmek, birlikte düşünmek, birlikte çözüm bulmak gerekir. Ülke olarak kendi teknolojimizi, kendi kültürümüzü, kendi çözümümüzü üretmek zorundayız. Mevlânâ’nın dediği gibi: “Dünle beraber gitti cancağızım, şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” Yeni şeyler söylemek, yeni şeyler denemek, yeni yollar açmak… Bunlar geleceği kurmanın temel taşlarıdır.

Bu yazıyı okuyan biri kendine şunu sormalı: “Ben bugün ne yaparsam, yarın bana fayda sağlar?” Çünkü gelecek, sadece zamanla gelen bir şey değil. Bugün attığın adımların toplamı. Belki bir fikirle başlarsın, belki bir adımla, belki sadece bir niyetle. Ama mutlaka bir başlangıçla.

Arkadaş ortamında anlatılacak bir cümle mi arıyorsun? Şunu söyle: “Gelecek, hazır gelen bir paket değil; birlikte yazdığımız bir hikâyedir.” Bu cümle hem düşündürür hem de sohbeti açar. Çünkü herkesin gelecekle ilgili bir hayali, bir korkusu, bir planı vardır. Ve bu yazı, o hayali gerçeğe dönüştürmenin ilk adımı olabilir.

Sonuç olarak, gelecek ne falda çıkar ne de rüyada görülür. Gelecek, alın teriyle, fikirle, cesaretle kurulur. “Ne ekersen, onu biçersin” deriz ya… İşte bu yazı, o tohumu ekmek için bir çağrıdır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve avanoshabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.