Bir pazar sabahı market çıkışında yaşlı bir teyzenin eline bir poşet tutuşturuyorsunuz. İçinde ekmek, makarna, belki biraz da meyve var. “Allah razı olsun evladım” diyor size. İçiniz ısınıyor. Yardım ettiniz. Ama durun bir dakika… Yoksulluğu mu bitirdiniz, yoksa sadece ertelediniz mi?
Yardım Edilmiş Yoksulluk: Günü Kurtarmak
“Yardım edilmiş yoksulluk”, bir anlamda yoksulluğun yüzeyine sürülen bir krem gibidir. Acıyı geçici olarak hafifletir ama yaranın köküne inmez. Bu tür yardımlar genelde kısa vadeli, geçici ve çoğu zaman tepkisel olur.
Bir koli yardım, bir defaya mahsus kira desteği, birkaç ay süren sosyal yardım… Bunlar, temel ihtiyacı giderir ama yoksulluğu yapısal olarak çözmez. Hatta bazı eleştirmenlere göre bu tür yardımlar, uzun vadede bağımlılık yaratabilir ve kişiyi kendi ayakları üzerinde durmaktan uzaklaştırabilir.
Ekonomide bu yaklaşım genellikle sosyal harcamalar başlığı altında incelenir. İyi niyetlidir ama sistematik çözüm değildir.
Giderilmiş Yoksulluk: Köklü ve Kalıcı Çözüm
“Giderilmiş yoksulluk” ise bambaşka bir düzlemde yer alır. Bu, kişinin artık yardıma muhtaç olmadan yaşamını sürdürebilmesi anlamına gelir. Yani bireyin gelirinin, eğitim seviyesinin, mesleki becerilerinin ve sosyal güvencelerinin artırılması demektir.
Bu tür bir çözüm için sistemli politikalar gerekir:
Nitelikli ve ücretsiz eğitim,
İş imkânı yaratan kalkınma projeleri,
Sağlık ve sigorta erişimi,
Kadınlar ve gençler için özel destek programları.
Bunlar, bireyin ekonomik üretkenliğini artırarak, gelir eşitsizliğini azaltarak ve sosyal hareketliliği sağlayarak yoksulluğu giderir.
Bir örnek verelim:
Ayşe, dört çocuk annesi. Her ay belediyeden gıda kolisi alıyor. Bu yardım kesilirse ailesi zor durumda kalır. Bu “yardım edilmiş yoksulluk”tur. Ama Ayşe’ye ücretsiz bir aşçılık kursu verilir, ardından sosyal girişimcilik desteğiyle küçük bir lokanta açarsa artık bu yardım döngüsünden çıkmıştır. Bu da “giderilmiş yoksulluk” olur.
Neden Yardım Yetmez?
Çünkü yoksulluk sadece boş bir cüzdan değil, eksik bir sistem meselesidir. Sadece cebine para koymak değil, elinden tutup yürütmek, hatta yürümeyi öğretmek gerekir.
Yardım etmek vicdani bir görevdir, ama yoksulluğu gidermek kamusal bir sorumluluk ve uzun vadeli politik bir tercihtir. Yardım, devletin değil, bazen hayırsever bireylerin ya da derneklerin işidir. Ama yoksulluğu giderme görevi devredilemez: Bu, sosyal devletin asli görevidir.
Son Söz: İyilikle Sistem Arasındaki İnce Çizgi
Kimse yardım etmesin demiyoruz. Ama “yardım etmek” bir son değil, başlangıç noktası olmalı. Her yardım, “Bu insan neden yardıma muhtaç?” sorusunu da beraberinde getirmeli.
Yoksulluğu hafifletmek kolaydır, gidermek ise adalet ister.
Ve biz, adaleti sadece bireylerin değil, toplumların iyileşme biçimi olarak görmeliyiz.