İrdeleme Defteri
Köşe Yazarı
İrdeleme Defteri
 

Kalitenin Cezası, Vasatın Ödülü

Bazen şöyle düşünüyorum: Neden kalitesiyle fark yaratan şeyler değil de sıradan, gürültülü ve hatta zaman zaman yavan olan şeyler daha çok alkış topluyor? Geçen gün bir arkadaşım, “İyi olan neden sevilmiyor?” diye sordu. Cevap veremedim. Ama gece boyunca düşündüm. İçimden şöyle geçti: Belki de toplum, vasat olanı tercih ediyor çünkü vasat olan herkese kendini iyi hissettiriyor. Kendi sıradanlığını meşrulaştırıyor. Kaliteli, nitelikli ve özgün olan ise çoğu zaman bir ayna gibi… Karşına geçiyor ve sana kim olmadığını gösteriyor. Bu yüzden de ya küçümseniyor ya da görmezden geliniyor. Schopenhauer’ın bu konuda söylediği çarpıcı bir söz var: “Sıradan insanlar üstün insanı anlayamaz, bu yüzden de ya küçümser ya da ona düşmanlık besler.” Bu söz, birçok şeyi açıklıyor aslında. Popüler kültürde de aynı şey yaşanmıyor mu? Derinlikli bir film gişede çakılırken, sıradan bir romantik komedi milyonlarca izleyiciye ulaşıyor. Akademide, sanatta, edebiyatta da tablo pek değişmiyor. Çünkü nitelik, çaba gerektiriyor. Anlamak için düşünmek, hissetmek, hatta belki de kendinle yüzleşmek gerekiyor. Bir keresinde, çok nitelikli bir tiyatro oyununa birkaç kişi gitmişti. Aynı akşam, başka bir salonda, bol kahkahalı ama yüzeysel bir gösteri tıklım tıklımdı. O an içim burkuldu. “Demek ki toplum, eğlenmek istiyor ama düşünmekten korkuyor” dedim kendi kendime. Ama suçlamıyorum kimseyi. Belki bu bir savunma mekanizması. Belki konfor alanımızı koruma çabası. Nitelikli olan, çoğu zaman rahatsız edicidir çünkü. Bizi değiştirmeye zorlar. Belki de bu yüzden vasat, daha çok kabul görüyor: Çünkü konforludur, tanıdıktır, alışıldık bir yastık gibidir. Yine de vazgeçmemeli. Çünkü nitelikli olan, her zaman azınlık tarafından da olsa kıymet bilen gözlerce fark edilir. Ve belki de mesele, çoğunluk tarafından değil, doğru insanlar tarafından anlaşılmaktır. Şöyle sordum kendime: “Sen vasatın alkışına mı, nitelikli olanın sessiz takdirine mi talipsin?” Cevabım içimi rahatlattı. Belki de mesele, çok kişi tarafından duyulmak değil, doğru seslere ulaşabilmektir.
Ekleme Tarihi: 12 Temmuz 2025 -Cumartesi

Kalitenin Cezası, Vasatın Ödülü

Bazen şöyle düşünüyorum: Neden kalitesiyle fark yaratan şeyler değil de sıradan, gürültülü ve hatta zaman zaman yavan olan şeyler daha çok alkış topluyor?

Geçen gün bir arkadaşım, “İyi olan neden sevilmiyor?” diye sordu. Cevap veremedim. Ama gece boyunca düşündüm.

İçimden şöyle geçti: Belki de toplum, vasat olanı tercih ediyor çünkü vasat olan herkese kendini iyi hissettiriyor. Kendi sıradanlığını meşrulaştırıyor. Kaliteli, nitelikli ve özgün olan ise çoğu zaman bir ayna gibi… Karşına geçiyor ve sana kim olmadığını gösteriyor. Bu yüzden de ya küçümseniyor ya da görmezden geliniyor.

Schopenhauer’ın bu konuda söylediği çarpıcı bir söz var:

“Sıradan insanlar üstün insanı anlayamaz, bu yüzden de ya küçümser ya da ona düşmanlık besler.”

Bu söz, birçok şeyi açıklıyor aslında.

Popüler kültürde de aynı şey yaşanmıyor mu? Derinlikli bir film gişede çakılırken, sıradan bir romantik komedi milyonlarca izleyiciye ulaşıyor. Akademide, sanatta, edebiyatta da tablo pek değişmiyor. Çünkü nitelik, çaba gerektiriyor. Anlamak için düşünmek, hissetmek, hatta belki de kendinle yüzleşmek gerekiyor.

Bir keresinde, çok nitelikli bir tiyatro oyununa birkaç kişi gitmişti. Aynı akşam, başka bir salonda, bol kahkahalı ama yüzeysel bir gösteri tıklım tıklımdı. O an içim burkuldu. “Demek ki toplum, eğlenmek istiyor ama düşünmekten korkuyor” dedim kendi kendime.

Ama suçlamıyorum kimseyi. Belki bu bir savunma mekanizması. Belki konfor alanımızı koruma çabası. Nitelikli olan, çoğu zaman rahatsız edicidir çünkü. Bizi değiştirmeye zorlar. Belki de bu yüzden vasat, daha çok kabul görüyor: Çünkü konforludur, tanıdıktır, alışıldık bir yastık gibidir.

Yine de vazgeçmemeli. Çünkü nitelikli olan, her zaman azınlık tarafından da olsa kıymet bilen gözlerce fark edilir. Ve belki de mesele, çoğunluk tarafından değil, doğru insanlar tarafından anlaşılmaktır.

Şöyle sordum kendime: “Sen vasatın alkışına mı, nitelikli olanın sessiz takdirine mi talipsin?”

Cevabım içimi rahatlattı.

Belki de mesele, çok kişi tarafından duyulmak değil, doğru seslere ulaşabilmektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve avanoshabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.