Günümüz dünyasında “hiçbir şey yapmamak”, neredeyse bir suçmuş gibi algılanıyor. Elimizde telefon, aklımızda işler, cebimizde takvim uygulamaları, gözümüzde bildirimler. Durmak mı? Mümkün değil. Oysa bazı zamanlarda, bilinçli bir şekilde hiçbir şey yapmamak; ne üretmek, ne tüketmek, ne de performans göstermek zorunda olmamak… İşte bu, modern çağın en büyük lüksü olabilir.
Albert Einstein bir keresinde şöyle der:
“Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Çünkü bilgi sınırlıdır. Hayal gücü ise tüm dünyayı kapsar.”
Peki hayal gücü ne zaman devreye girer? Sessizlikte. Boşlukta. Durgunlukta. Hiçbir şey yapmadığınız o kıymetli anlarda.
Tarihte birçok büyük buluşun, bir ağacın altında otururken, gökyüzüne bakarken ya da yürürken geldiğini biliyor muydunuz? Newton’un kafasına düşen elma bir “hiçbir şey yapma” anında yere indi. Arşimet “Eureka!” diye haykırdığında bir toplantıda değil, banyodaydı. Çünkü zihnin en yaratıcı anları, serbest kaldığında ortaya çıkar.
Bir arkadaşım geçenlerde şöyle dedi:
— “İzin aldım, üç günlüğüne hiçbir şey yapmayacağım.”
— “Yani tatilde gezmeye mi gideceksin?” dedim.
— “Hayır, hiçbir yere gitmeyeceğim. Oturacağım, sıkılacağım, canım isterse uyuyacağım.”
Bir an sustuk. Sonra ikimiz de aynı anda güldük.
Bu kadar basit ve sade bir plan, neden bu kadar devrimci geldi?
Susan Sontag’ın şu sözü kulağıma küpe oldu:
“Boş zaman, modern insan için artık boş değil. Tüketim zamanı.”
Tatil günlerinde bile dinlenmiyor, hızla tüketiyoruz: lokasyon, kahve, manzara, podcast, yeni dizi… “Hiçbir şey yapmamak”, bize zaman kaybı gibi geliyor. Çünkü üretmiyorsak, görünmüyorsak, sistemin dışında kalıyoruz sanıyoruz. Ama belki de asıl sistemden çıkış, hiçbir şey yapmamakta gizlidir.
Zen Budizmi’nde bir öğreti vardır: “Otur, sadece otur.”
İlk okuduğumda ne kadar anlamsız gelmişti. Oysa şimdi anlıyorum ki, sadece oturmak bile dev bir eylem. Düşünsene, hiçbir şey yapmadan kendinle kalıyorsun. Yalnızca kendinle.
Bunu yapabilen insan korkutucudur. Çünkü manipüle edilmesi zordur. O insanın zihni bağımsızdır. Ve boşlukta doğan özgür düşünce kadar güçlü bir şey yoktur.
Hiçbir şey yapmamak tembellik değil; bir direniştir.
Kendine dönmenin, farkındalığın, yaratıcılığın kapısını aralamaktır.
Bazen en üretken şey, hiçbir şey yapmamaktır.
Çünkü dinlenmek, yeniden başlamak için bir hazırlıktır.
Haftada bir gün, sadece kendinize ayıracağınız birkaç saat belirleyin. Sessiz olun. Pencereyi açın. Gökyüzüne bakın. Elinize kalem alıp bir şeyler çizmeye çalışın. Ya da sadece düşünün. Belki de hiçbir şey düşünmeden durun. Göreceksiniz ki, o anlar sadece sizindir. Hiçbir takvim, hiçbir toplantı, hiçbir algoritma o anlara sahip çıkamaz.
Hiçbir şey yapmamanın hoşluğu, aslında her şeyi yeniden inşa etmenin ilk adımıdır.