İrdeleme Defteri
Köşe Yazarı
İrdeleme Defteri
 

Cehaletin Gürültüsü, Bilgeliğin Sessizliği

Bazen bir ortamda herkes konuşur, ama biri susar. Sessiz olan mı kaybeder, yoksa çok konuşan mı kazanır? Kim daha çok bilir; sesi yükselen mi, yoksa içten gülümseyen mi? Belki de gerçek cevap, sözün gücünde değil, sessizliğin derinliğinde saklıdır.   İnsan kalabalığında en çok sesi çıkan, gerçekten en çok bilen midir? Boş bir tenekenin çıkardığı ses, dolu bir küpün sessizliğini gölgeler. Atalarımızın dediği gibi: “Boş tenekeden çok ses çıkar.” Bilge insan bağırmaz, çünkü bilir ki hakikatin sesi zaten duyulacak kadar güçlüdür.   Bugün, sosyal medyanın her köşesinde binlerce ses yükseliyor. Herkes konuşuyor, herkes yorum yapıyor. Ama az kişi dinliyor. Dinlemek ise bilgelik ister. Atatürk’ün “En hakiki mürşit ilimdir” sözü, gürültüye değil, aklın ve bilimin yoluna kulak vermemizi hatırlatır.   Cehalet acelecidir; hemen karar verir, hemen bağırır. Bilgelik ise bekler, düşünür, gözlemler. Sokrates’in dediği gibi: “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir.” Bu alçakgönüllü kabul, insanı bağırmaktan değil, anlamaya çalışmaktan yana kılar.   Yunus Emre’nin şu dizesi her şeyi özetler: “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı.” Yerinde söylenen bir kelime, bağırarak edilen bin söze bedeldir.   Mevlânâ’ya bir gün biri sorar: “Efendim, niçin bazı insanlar çok konuşur da bazıları az konuşur?” Mevlânâ gülümseyerek cevap verir: “Çünkü dolu testi sessizdir, boş testi tıkırdar.” Bilgelik doludur, sessizdir. Cehalet ise boşluğunu sesle doldurmaya çalışır.   Bir gün köy meydanında Hoca’ya bir adam bağırır: “Sen hiçbir şey bilmiyorsun!” Hoca sakin bir şekilde cevap verir: “Biliyorum, senin bildiğini sanmanın ne kadar tehlikeli olduğunu.” Bilge insan, cehaletin bağırışına bağırarak değil, sessizlik ve zarafetle karşılık verir.   Konfüçyüs, “Gerçek bilgi, neyi bilmediğini bilmektir,” der. Hz. Ali ise uyarır: “Cahillerle tartışmayın; onlar sizi kendilerine benzetir.” Bazen en güçlü cevap, söylenmeyen sözdür. Hayat, bazen bir gürültü sahnesi gibi. Kimileri bağırır, kimileri dinler. Ama unutmayalım: Gürültü, rüzgârla kaybolur; anlamlı söz kalır. Bilgelik sessiz yürür, cehalet bağırarak tükenir.
Ekleme Tarihi: 27 Temmuz 2025 -Pazar

Cehaletin Gürültüsü, Bilgeliğin Sessizliği

Bazen bir ortamda herkes konuşur, ama biri susar. Sessiz olan mı kaybeder, yoksa çok konuşan mı kazanır? Kim daha çok bilir; sesi yükselen mi, yoksa içten gülümseyen mi? Belki de gerçek cevap, sözün gücünde değil, sessizliğin derinliğinde saklıdır.

 

İnsan kalabalığında en çok sesi çıkan, gerçekten en çok bilen midir? Boş bir tenekenin çıkardığı ses, dolu bir küpün sessizliğini gölgeler. Atalarımızın dediği gibi: “Boş tenekeden çok ses çıkar.” Bilge insan bağırmaz, çünkü bilir ki hakikatin sesi zaten duyulacak kadar güçlüdür.

 

Bugün, sosyal medyanın her köşesinde binlerce ses yükseliyor. Herkes konuşuyor, herkes yorum yapıyor. Ama az kişi dinliyor. Dinlemek ise bilgelik ister. Atatürk’ün “En hakiki mürşit ilimdir” sözü, gürültüye değil, aklın ve bilimin yoluna kulak vermemizi hatırlatır.

 

Cehalet acelecidir; hemen karar verir, hemen bağırır. Bilgelik ise bekler, düşünür, gözlemler. Sokrates’in dediği gibi: “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir.” Bu alçakgönüllü kabul, insanı bağırmaktan değil, anlamaya çalışmaktan yana kılar.

 

Yunus Emre’nin şu dizesi her şeyi özetler:

“Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı.”

Yerinde söylenen bir kelime, bağırarak edilen bin söze bedeldir.

 

Mevlânâ’ya bir gün biri sorar:

“Efendim, niçin bazı insanlar çok konuşur da bazıları az konuşur?”

Mevlânâ gülümseyerek cevap verir:

“Çünkü dolu testi sessizdir, boş testi tıkırdar.”

Bilgelik doludur, sessizdir. Cehalet ise boşluğunu sesle doldurmaya çalışır.

 

Bir gün köy meydanında Hoca’ya bir adam bağırır:

“Sen hiçbir şey bilmiyorsun!”

Hoca sakin bir şekilde cevap verir:

“Biliyorum, senin bildiğini sanmanın ne kadar tehlikeli olduğunu.”

Bilge insan, cehaletin bağırışına bağırarak değil, sessizlik ve zarafetle karşılık verir.

 

Konfüçyüs, “Gerçek bilgi, neyi bilmediğini bilmektir,” der.

Hz. Ali ise uyarır: “Cahillerle tartışmayın; onlar sizi kendilerine benzetir.”

Bazen en güçlü cevap, söylenmeyen sözdür.

Hayat, bazen bir gürültü sahnesi gibi. Kimileri bağırır, kimileri dinler. Ama unutmayalım: Gürültü, rüzgârla kaybolur; anlamlı söz kalır. Bilgelik sessiz yürür, cehalet bağırarak tükenir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve avanoshabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.