Zurna mı Klarnet mi?
Zurna mı Klarnet mi?
Avanos'ta düğün kültürü değişiyor: Ekonomik, mekansal ve toplumsal sebeplerle geleneksel uzun düğünlerin yerini kapalı mekan düğünleri aldı
Avanos’ta düğünler artık kapalı mekanlarda birkaç saatlik eğlenceler şeklinde yapılıyor. Eskinin en az bir hafta süren ve misafir ağırlanan ev düğünlerini görmek mümkün değil. Bu uzun ve yorucu düğünlerden vaz geçilmesinin pek çok sebebi var. Bunlardan birincisi ekonomikken diğeri şehre göçle birlikte yaşam tarzının değişmesidir. Günümüz şartlarında çekirdek aileye dönüşen toplumda meşakkatli ve masraflı bir ev düğününü yapmak hakikaten çok zor. Ayrıca yaşanan mekanlarda bu tür ev düğünlerine uygun değil. Apartman yaşamında komşuların hukukunu da düşünmek zorunlu. Komşuluk hatırına belli ölçülerde hoşgörüyle karşılanan ve desteklenen bu tür organizasyonlar eskisi kadar kolay yapılamıyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde polis her an kapınıza dayanarak yaptığınız gürültüden rahatsız olduğunu beyan eden komşuların şikayetini size hatırlatabilir.
Avanos ve bölgede eskiden düğünlerin vazgeçilmez eğlence vasıtası davul, zurna ve defti. Düğünün genel çalgısı olan davul ve zurna karşılamalarda, uğurlamalarda da önemliydi. Kız anaları düğünde mutlaka davul olmasını isterlerdi. Davulsuz, zurnasız ve seymensiz bir düğünü kendilerine yakıştıramazlardı. Erkek eğlencelerinde bağlamacı ve köçek de unutulmamalıydı. Bağlamacıya “sazcı” denmesi hoş karşılanmaz, mutlaka “bağlamacı” denilmesi beklenirdi. Yörede dolaşan abdallar daha çok icrayı sanat ederlerdi. Önceleri erkek çocukların “zenne” kılığında oynatıldığı köçeklik, daha sonra Konya oturak alemlerinin ve Ankara’da yapılan cümbüş eğlencelerinin de etkisiyle kadınların oynatıldığı bir şekle dönüşmüştür. Kapalı toplum yapısında kadınları eğlendirmek için de defçi kadınlar kasnağa gerilmiş hayvan derisinden yapılmış deflerini tıngırdatarak türküler söylemişlerdir.
Kapadokya bölgesini incelediğimiz zaman farklı müzik türlerinin etkilerini görürüz. Özellikle halk kültürü ve onun ürünü halk müziğine ait türkülerin bir yandan Alevi Bektaşi müziğinden, Mevlevi müziğinden, diğer yandan mübadele ile Anadolu’dan ayrılan mübadillerin doğu mistisizmiyle yoğrulmuş kilise müziğinden, gezici Türkmen saz şairlerinden, abdal müziğinden ve çingene müziği gibi pek çok kaynaktan beslendiğini anlarız.
Sözlü görüşmelerimizde bölgede eskiden sadece davul ve zurna çalındığını öğreniyoruz. Kırşehir civarından gelen abdallar davul, zurna ve bağlama çalardı. Sonraki yıllarda Balkan göçmeni olarak Ürgüp’e gelen ve halk tarafından cingan/çingene diye anılan müzisyenlerin keman, klarnet, cümbüş, darbuka vs. aletlerle icra ettikleri ve “ince saz” denilen müzik alternatif olarak çalınmaya başlandı. Batılılaşma politikaları sebebiyle de bu tür müzik yerel devlet görevlileri tarafından desteklendi, teşvik edildi. Özellikle ilçelerde ve şehir merkezinde ince saz çalarken köylerde davul, zurna ile bağlama çalınmaya devam edildi.
Bu iki başlı müzik uzun yıllar devam etti. “Balo” denilen salon düğünlerinde ince saz çalarken köy düğünlerinde davul, zurna ile eğlenildi. Sonra muhtemelen icracı sanatçı yetişmemesi sebebiyle zurnanın yerine halkın gırnata dediği klarnet aldı. Bugün pek çok yerde klarnet düğünlerde çalınmakta.
Yakın zamanda gittiğimiz bir düğünde bizi karşılayan davulcu ve klarnetçiyi görünce aklıma bunlar geldi.
Mehmet KILIÇ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.